Bir marka imajı zedeleme aracı olarak boykot kültürü


Yazan: Turan Farajova

1880’li yıllarda İrlandalı eyalet temsilcisi Charles Boycott’un çalışanlarına yönelik haksızlıklar sonucu hedef haline gelmesiyle, tarihteki ilk “boykot” eylemi gerçekleşti. Bay Boycott, alışılmışın aksine bir akımı başlatan ilk kişi değil, akıma maruz kalan ilk kişi olarak bu eyleme ismini verdi.

Peki nedir bu boykot?

TDK’nın boykot tanımı “Bir kimse, bir topluluk veya bir ülkeyle amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesme.” şeklinde. Özellikle Türkiye’de dönem dönem devletlerarası sorunlar kaynaklı boykotlar çok fazla yaşanıyor. Filistin politikası sebebiyle İsrail markalarına, Ermenistan politikası sebebiyle Fransız markalarına yakın tarihte boykotlar uygulandı. Ancak yurtiçinde yaşanan politik, tüketici hakları, işçi hakları, hayvan hakları vb. sebeplerden dolayı yerli markalara da boykotlar uygulanıyor. Özellikle yerli markalar, boykotlardan yüksek oranda etkileniyor, telafi için kampanya, özür yazıları yöntemlerine başvuruluyor ya da sessiz kalarak unutulmasını bekleniyor. Tabii ki telafi yöntemleri çoğunlukla tercih edilse de, sessiz kalan markalarla da sık sık karşılaşıyoruz.

Son zamanlarda yaşanan ve ses getiren boykotlara kısa bir göz atmak gerekirse;

Politik davranışlar sebebiyle uygulanan boykotlar Türkiye’de en fazla rastlanan ve ses getiren boykot tipi olarak karşımıza çıkıyor. En çok tepki gören ve bazıları cezai yaptırımlar alan olaylardan birkaçı Turkcell, Yaşar Holding ve Derin Tarih dergisinin yaşadıklarıdır.

Turkcell, geçtiğimiz sene pedofili ile gündeme oturan bir vakıfa sponsorluğu sebebiyle boykot edildi ve 3 ayda yaklaşık 600 bin müşteri kaybetti. Bu durumu telafi etmek için herhangi bir açıklama, kampanya vb. yöntemlere başvurmayan Turkcell, sessizliğini korumaya devam ediyor.

Yaşar Holding’in maruz kaldığı boykotun sebebi ise, yönetim kurulu başkanının, 16 Nisan referandumu sonrası Karşıyaka basketbol takımına yönelik sponsorluk anlaşmasını politik sebeplerden dolayı askıya alabileceğini sosyal medya üzerinden paylaşmasıyla gerçekleşti. Hem Karşıyaka taraftarları hem de yurt genelinde geniş kitlelerce boykot edilen Yaşar Holding, özellikle Pınar marka ürünlerinde satış kayıpları yaşadı. Açıklanan gayriresmi rakamlara göre Pınar markasında, geçtiğimiz döneme göre %25’lik satış kaybı yaşandı. Yaşar Holding ise bu durumu, Selim Yaşar’ın sözlerinin holdingin düşünce yapısını yansıtmadığını, Karşıyaka basketbol takımına sponsorluğun devam edeceğini belirterek telafi etmeye çalıştı.

Mayıs ayı içinde yaşanan ve cezai yaptırımlarla son bulan en büyük boykot ise Derin Tarih isimli dergiye gerçekleşti. Derginin Mayıs ayı sayısında Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik hakaretler yayınlandı. Bu hakaretler ünlü tarihçiler tarafından şiddetle kınanırken, halk tarafından hem derginin sahibine hem de dergiye yönelik boykotla karşılandı. Derginin kapatılması ve sahibinin ceza alması için başlatılan kampanyalar kapsamında, ilgili derginin 18 Mayıs tarihinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “Mustafa Kemal Atatürk’ün hatırasına alenen hakaretten toplatma, el koyma ve basım yayın ile dağıtımının durdurulmasına yayınının durdurulmasına” karar verildi.

Tüketici hakları konusunda en çok ses getiren olaylardan birisi, bu yılın Mart ayında BiTaksi uygulamasına bağlı çalışan şoförün, yolcuları darp etmesi oldu. Planlı bir şekilde darp ve ağır yaralama olayına karışan şoför, bağlı bulunduğu BiTaksi uygulamasının sosyal medyada boykot edilmesine ve pek çok üyesinin üyeliğini iptal etmesine sebep oldu. BiTaksi ise bu durumu, şoför hakkında şikayetin takipçisi olarak ve şoförle ilişiğini keserek telafi etmeye çalıştı.

İşçi hakları sebebiyle boykot edilen markalardan en bilinen ise Sütaş markası oldu. 2014 yılında Sütaş çalışanlarının yazdığı bildiride “Çalışanlarını tehdit ederek e-devlet şifrelerini vermeye zorlayan SÜTAŞ işvereni, sendika üyesi işçileri haksız bir şekilde işten çıkarmış, bunla da yetinmemiş işyeri önündeki direniş alanına hayvan gübresi dökerek gözdağı vermiştir.” ifadeleri yer aldı. Sütaş’ın işçi haklarına aykırı bu davranışını, 150 bin sendikalı işçi ve 15 sendika topyekun boykot uyguladı. Bu olaylar sonrası Sütaş yönetim kurulu başkanı, TÜSİAD’daki görevinden istifa etti. Günümüzde de bu olaydan dolayı hala Sütaş’a boykot uygulayanlar mevcut.

Yapılan araştırmalarda, markaların sosyal medyada uğradıkları boykotların satın alma tercihlerini %90’dan fazla etkilediği görüldü. Bahsi geçen bu örneklerde, markaların kaybettikleri kullanıcı sayısı ve zedelenen imajları, sosyal medyanın 140 karakterden ibaret olmadığını gösterdi. Sosyal medya ile markaların her türlü davranış ve düşüncelerinin büyük kitlelere ulaşabileceği platform olduğu kanıtlandı. Bu nedenle markalar, hem sosyal medyada hem de kurumsal hayatta her türlü davranış ve açıklamalarına maksimum düzeyde dikkat etmelidirler. Zira yaptıkları her açıklama, 10 kişiden 9’unu onları tercih etmekten alıkoyacak kampanyaya dönüşebiliyor.

RSS abonesi olun
Etkinliklerimizden haberdar olun
YouTube kanalımıza abone olun
Pinterest\\\
fb-share-icon
LinkedIn\\\
Share
Instagram\\\
Bizi Telegram kanalımızdan izleyin