Yapay zekâ tarafından çürütülenler: Sosyal medyada yanlış bilginin geleceği



Yazar: Alex Sventeckis
Çeviren: Cemre Yazıcı

Wharton İşletme Okulu’nda yönetim profesörü olan Ethan Mollick, yapay zekânın görsel üretme becerisindeki ilerlemeyi takip etmek için basit bir ölçüt kullanıyor: “Uçakta wifi kullanan bir su samuru.”

Mollick bu komutu kullanarak, uçakta Wi-Fi kullanan bir su samurununun görsellerini oluşturuyor. İşte Kasım 2022 civarında bir üretici yapay zekâ görsel aracından aldığı sonuçlar.

Ve işte Ağustos 2024’te elde ettiği sonuç.

Yapay zekâ ile görsel ve video üretimi çok kısa sürede büyük bir yol kat etti. Doğru araçlara ve kaynaklara erişiminiz varsa, daha önce bir yaratıcı ekiple günler sürecek bir videoyu saatler, hatta dakikalar içinde üretebilirsiniz. Yapay zekâ, neredeyse herkesin gerçek gibi görünen ama aslında gerçek olmayan etkileyici görsel içerikler oluşturmasına yardımcı olabilir.

Elbette yapay zekâ sadece bir araçtır. Ve her araç gibi, onu kullanan kişinin niyetini yansıtır.

Havada süzülen bir su samurunu hayal eden biri varsa, aynı şekilde başkan adaylarının derin sahte videolarını oluşturan biri de vardır. Üstelik konu sadece görsellerle sınırlı değil. Modeller, ikna edici makaleleri toplu şekilde yazabiliyor, insan seslerini taklit edebiliyor ve tamamen sahte sosyal medya hesapları yaratabiliyor. Eskiden büyük çapta yanlış bilgi yaymak ciddi operasyonlar, zaman ve bütçe gerektirirdi. Şimdi ise iyi bir internet bağlantısı olan herkes “gerçeği” üretebilir.

Yapay zekânın hızlı ve etkileyici içerikleri kolayca üretebildiği bir dünyada, sosyal medya bu içerikler için mükemmel bir dağıtım kanalı haline geliyor. Ve yapay zekânın sosyal medya üzerindeki etkisi görmezden gelinemez.

Yanlış bilgi artık internetin karanlık köşelerinde kaybolmuş basit, özensiz memlerle sınırlı değil. Düzgün hazırlanmış, kişiselleştirilmiş ve duygusal açıdan güçlü yapay zekâ içerikleri, yanlış bilginin geleceğini temsil ediyor. Bu etkinin sonuçlarını daha iyi anlamak için, sosyal medyada yanlış bilginin doğasını ve yapay zekânın bu süreçteki rolünü daha yakından inceleyelim.

Bugünün sosyal medya yanlış bilgisi

Yanlış bilgi nedir?

Başlamadan önce, “yanlış bilgi” terimini nasıl ele alacağımı açıklamamda fayda var. Teknik olarak bu konunun birkaç farklı türü bulunuyor:

  • Yanlış bilgi , aldatma amacı olmadan paylaşılan yanlış bilgilerdir. Genellikle insanlar doğru olduğuna inandıkları için yanlışlıkla yayılır. Örneğin, bir akrabanızın Facebook’ta sahte bir haber paylaşması bu kategoriye girer.
  • Dezenformasyon, insanları kasıtlı olarak yanıltmak, manipüle etmek ya da zarar vermek amacıyla paylaşılan yanlış bilgilerdir. Bu tür içeriklerin amacı çoğu zaman politik, toplumsal ya da ekonomik kazanç elde etmektir. Örnek olarak, kötü niyetli devlet aktörlerinin ya da trol çiftliklerinin bilinçli olarak insanları kandırmaya yönelik içerikler üretmesi verilebilir.
  • Kötüye kullanılan doğru bilgi ise gerçekte doğru olan bilgilerin zarar verme niyetiyle ve çoğu zaman bağlamından koparılarak paylaşılmasıdır. Örneğin, bir kamu figürünü itibarsızlaştırmak amacıyla özel e-postalarının sızdırılması bu kategoriye girer.

Bu yazı kapsamında mümkün olduğunca “yanlış bilgi” kavramına odaklanacağım ve diğer türlere özel bir durum olduğunda ayrıca belirtileceğim.

Sosyal medyada yanlış bilgi: Kısa bir tarihçe

Bugün sosyal medya üzerindeki yanlış bilgilerin kapsamı ve büyüklüğü, bu konuyu tanımlarken neden farklı terimlere ihtiyaç duyduğumuzu açıkça gösteriyor. Gerçekte yanlış veya yanıltıcı içerikler, matbaanın icadına kadar uzanıyor.

Gazetelerin ortaya çıkışıyla birlikte “sahte haberler” ve aldatıcı hikâyeler de hayatımıza girdi. Bunların en ünlülerinden biri, 1835 yılında New York Sun gazetesinde yayımlanan ve Ay’da yaşam keşfedildiğini iddia eden sahte yazı dizisi olan Büyük Ay Aldatmacasıdır. O dönem okurları büyük heyecana sürükleyen bu haberler tamamen uydurmaydı.

Yanlış bilgi her iletişim aracıyla birlikte varlığını sürdürdü: basılı gazeteler, radyo ve televizyon. Ancak internet özellikle de World Wide Web ile gelen çift yönlü iletişim yanlış bilginin yayılması konusunda yepyeni bir dönem başlattı.

Kullanıcılar yalnızca içerik tüketmekle kalmayıp aynı zamanda üretmeye başladıklarında, yanlış bilginin neredeyse sınırsız biçimde yayılmasının önü açılmış oldu. Sosyal medya platformları ise sadece bu içeriği çoğaltmakla kalmadı, aynı zamanda teşvik edici bir yapı yarattı.

Yani sosyal medya, yanlış bilginin hızla çoğalabileceği ve ödüllendirilebileceği bir zemin haline geldi.

Sosyal medyada haberler

Günümüzde Amerikalıların %86’sı haberleri dijital cihazlardan alıyor. Bilgi artık avuçlarımızın içinde ve etkileşim bekliyor. Ancak ironik bir şekilde, bilgiye ulaşım ne kadar kolaylaştıysa, ona olan güvenimiz de o kadar azalmış gibi görünüyor özellikle söz konusu haberler olduğunda.

Sosyal medya bu zorlukları daha da artırıyor. Öncelikle, sosyal medya platformları birincil haber kaynaklarına dönüşmüş durumda.

Reuters ve Oxford’un 2024 Dijital Haber Raporuna göre:

  •  Haber kullanımı parçalanmış durumda ve altı farklı platform küresel çapta ciddi kitlelere ulaşıyor.
  •  En popüler platform hâlâ YouTube; onu WhatsApp, TikTok ve X (eski adıyla Twitter) takip ediyor.
  •  Kısa haber videoları gittikçe daha fazla tercih ediliyor; katılımcıların %66’sı her hafta bu videoları izliyor ve izlenme oranlarının %72’si doğrudan platformlar içinde gerçekleşiyor.
  •  İnsanların internette neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt etme konusundaki endişeleri artıyor. Dünya genelinde katılımcıların %59’u bu konuda kaygılı, Amerikalılarda bu oran %72.
  •  TikTok ve X/Twitter en yüksek güvensizlik oranlarına sahip. Bu platformlarda yanlış bilgi ve komplo teorileri daha sık yayılıyor.

Haber almak için sosyal medyaya ne kadar çok başvurursak, bu platformlar da bizi ekranda tutmak adına etkileşimi doğruluğun önüne koyan algoritmalarla içeriği şekillendirmeye devam ediyor. İçerik üreticileri de ilgiyi çekmek, etkileşim ve kazanç elde etmek için daha ilgili içerikler sunmaya yöneltiliyor.

Peki eğer hedef doğruluk değil, etkileşime ulaşmaksa, neden sadece gerçek haberlerle yetinilsin? Sosyal psikolog Jonathan Haidt’in dediği gibi, “öfke viral olmanın anahtarıysa” ve viral içerikler ödül getiriyorsa, insanlar viral olmak için ne gerekiyorsa yapıyor.

Üstelik işe de yarıyor. MIT’nin yaptığı araştırmalara göre, yanlış haberler X/Twitter gibi platformlarda gerçek haberlere göre on kat daha hızlı yayılabiliyor. Bir içeriğin ilgi çekici olması için doğru olması gerekmiyor ve dikkat ekonomisinde, kazanan her zaman “ilgi çeken” oluyor.

Unutulmamalı ki yanlış bilgi çoğu zaman kasıtlı değildir. Ancak bu platformların sunduğu ödül sistemleri, kullanıcıları içeriğin doğruluğuna bakmaksızın ilginç olanı paylaşmaya teşvik ediyor. Amcanız bir makalenin doğru olup olmadığını bilmeyebilir, ama eğer o paylaşım Facebook’ta iki kat daha fazla beğeni getiriyorsa, o paylaş butonuna basma ihtimali oldukça yüksek.

Ama artık sadece insanlar yanlış bilgi yaymıyor. Üretici yapay zekânın yükselişi bu durumu daha da körüklüyor, güçlü bir yanlış bilgi makinesini harekete geçiriyor ve neyin gerçek neyin sahte olduğunu ayırt etmeyi her zamankinden daha zor hale getiriyor.

Yapay zekâ da yanlış bilgi üretebilir

Geniş erişime sahip ve kolay yönlendirilebilen komutlarla çalışan üretici yapay zekâ araçları, hızlı bir internet bağlantısı olan hemen herkesin yaratıcılığını neredeyse sınırsız bir güce dönüştürüyor.

Şu ana kadar, yapay zekânın yanlış bilgi yayılmasına en büyük katkısı, sahte görseller ve videolar üretme yeteneği oldu. Bu içeriklerin en bilinen örneklerinden biri “deepfake”ler; yani bir kişiyi taklit etmek ya da gerçekte olmayan bir olayı göstermek amacıyla üretilen yapay zekâ destekli multimedya içerikleri. Bazıları eğlenceli olabilir, bazılarıysa ciddi zarar verebilir.

Örneğin:

  •     “Tarz sahibi Papa” olarak yayılan, Papa Francis’in şişme mont giymiş sahte görselleri.
  •      Rusya destekli sahte haber siteleri, The Washington Post ve Fox News’ü taklit ederek yapay zekâ tarafından üretilmiş yanlış bilgileri yaydı.
  •      Drake’in “Taylor Made Freestyle” parçası, Tupac Shakur ve Snoop Dogg’un deepfake sesleriyle oluşturuldu. Shakur’un ailesi tarafından yasal uyarı gönderildikten sonra şarkı sosyal medyadan kaldırıldı.
  •      New Hampshire’daki seçmenlere gönderilen bir kampanya robocall’ı, Başkan Biden’ın sesinin deepfake versiyonunu kullandı. Bu çağrının arkasındaki danışmana FCC tarafından 6 milyon dolarlık para cezası verildi ve hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

Kuruluşlar ayrıca yapay zekâ destekli metin üretim araçlarıyla binlerce sahte makale üretebiliyor. Bu makaleler yine AI botları aracılığıyla yayılıyor ve etkileşim taklidi yapılabiliyor. Botlar otomatik beğeni yapıyor, sahte yorumlar yazıyor ve algoritmaları kandırarak bu içeriklerin daha görünür olmasını sağlıyor.

Sıkça dile getirilen bir öngörüye göre, 2026 yılına kadar internet üzerindeki içeriğin %90’ı “sentetik”, yani yapay zekâ tarafından üretilmiş ya da onun tarafından şekillendirilmiş olabilir. Bu oran bana biraz abartılı geliyor olsa da, eğilim çok açık: İçerik üretimi giderek daha hızlı, daha ucuz ve daha az insan eliyle yürütülen bir sürece dönüşüyor.

Bununla birlikte, yapay zekâ kaynaklı yanlış bilgilerin gerçek hayata etkisi konusundaki bazı endişelerin abartılmış olabileceğini de düşünüyorum. 2024 ABD başkanlık seçimleri öncesinde Amerikalıların beşte dördü, yapay zekânın Seçim Günü öncesinde yanlış bilgi yayacağı konusunda belli bir düzeyde kaygı taşıyordu.

Ancak, yabancı aktörlerin girişimlerine veya New Hampshire’daki deepfake robocall gibi örneklere rağmen, yapay zekânın etkisi sınırlı kaldı. Gelecekteki seçimlerde teknolojik gelişmeler daha belirgin sonuçlar doğurabilir, fakat bu durum mevcut teknolojik ortamda yapay zekâ destekli yanlış bilginin sınırlılıklarını da ortaya koyuyor.

Marka güvenliği açısından bakıldığında, pazarlamacılar da paniğe kapılmış değil, en azından bilinen sosyal medya platformlarını kullanırken. Kendi araştırmamız, pazarlamacıların markaları için en güvenli ortamlar olarak Facebook, YouTube ve Instagram’ı gördüklerini ortaya koydu. Yapay zekâ tarafından üretilen yanlış bilgi politik ve akademik çevrelerde yankı bulurken, birçok pazarlama ekibi şimdilik kendini görece güvende hissediyor.

Peki, yapay zekâ destekli yanlış bilgi henüz seçimleri etkilemiyor ya da pazarlamacıları rahatsız etmiyorsa, biz şu anda neredeyiz? Bu araçlar gelişmeye devam ediyor, taktikler de öyle. O zaman şu soruyu sormak gerekiyor: Yapay zekâ, kendisinin körüklediği bu yangını söndürebilir mi?

Kaynak: https://blog.hubspot.com

RSS abonesi olun
Etkinliklerimizden haberdar olun
YouTube kanalımıza abone olun
Pinterest\\\
fb-share-icon
LinkedIn\\\
Share
Instagram\\\
Bizi Telegram kanalımızdan izleyin